hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.

  • "kadınları anlamak istiyorsanız 1 saat açık havada durun. ne alaka diyorsanız, zaten anlamayacaksınız en azında beyninize oksijen gitsin."

    "ülkemizde beden eğitimine bakış şöyleydi: beden ilk ders olsun okula eşofmanla gideyim, son ders olsun eve eşofmanla döneyim."

  • öncelikle; (bkz: #30296870)

    lise 2'de babamı kaybettim.

    babam çok okurdu ve okuduklarını mutlaka bana verirdi okumam için, okumazdım, havaiydim. belki de ergenlik diyelim. halbuki orta2'ye kadar birçok klasiği bitirmiş, sayısız kitap okumuştum. ama artık okumuyordum.

    tam bir şımarık, liseli ergen tavırlarında, tüm hayatım eğlence üzerine kurulmuşken babamı kaybettim. 17 yaşındayım.

    bir iki sene sonra eşyaları toplarken babamın bana okumam için verdiği kitaplardan biri dikkatimi çekti. kitabın adı "başarılı olmak bir tercihtir" idi.

    kitabın kapağına babamın el yazısıyla şunları yazmış olduğunu gördüm;

    "tanrı'nın insana ilk emri oku! babanın senden ricası lütfen oku!"

    kapağı açtığımda gene el yazısı ile şöyle yazmıştı;

    "sevgili oğlum,

    öncelikle şunu hiçbir zaman aklından çıkarma,

    sana en çok kızdığım zaman da, en çok takdir ettigim zaman da aynı şiddette seviyorum.

    teknoloji bir çok bilgiyi sana bir anda sunuyor. belki bu yüzden okumaya gereksinim duymuyorsun.

    ama onların sana duygu yükleme şansı yok. dolayısıyla okuma senin için bir ihtiyaçtır.

    ancak böylece sen de bir makina olmaktan kurtulursun.

    lütfen beni anla, seni sevdiğimi anla, seni yarına hazırladığımı gor.

    arkadaşın baban."

  • boston şeker pekmezi seli

    15 ocak 1919 günü boston, massachusetts'te, polis memuru frank mcmanus öğle saatlerinde görevi başındayken bir çağrı aldı. birkaç dakika sonra semt polis istasyonunun kendisinden beklediği günlük raporunu bildirmek üzereydi ki alışılmadık bir gürültüyle irkildi. semt istasyonunu çarçabuk geri aradı ve anonsunu geçti: "hemen tüm kurtarma araç ve personelini buraya sevk edin! commercial sokağı'ndan bir pekmez dalgası iniyor!.."

    dakikalar sonra aniden duyulan gök gürültüsüne benzer çatlama sesinin sokakta yankılanmasının arkasından, devasa tankın içerisindeki şeker pekmezi şehrin sokaklarına doğru akmaya başlamıştı. pat. patlayan tank, küçük bir tank değildi. tankın çapı otuz metre, yüksekliği ise on beş metreyi buluyordu. dökme demirden yapılmıştı ve kapasitesi 2.2-2.5 milyon(7,5 milyon litreden fazla) galon civarındaydı. yarılan tanktan sokağa akan pekmez dalgası, beş metreden fazla yükseklikteydi ve tankın çevresindeki bölgede saatte elli beş kilometre hızla ilerliyordu. bu dalgadan kaçabilmek mümkün değildi. her şey bir anda olup bitmişti ve önüne çıkan her şey bu şeker pekmezi selinin içine batıyordu. yaşanan felaket sonucu 21 kişi yaşamını yitirdi, 150 kişi de yaralandı. ölenlerin bazıları pekmezin içinde boğuldu, bazıları ise massachusetts körfezi'ne doğru sürüklendiler.

    yaşamını kaybedenlerin yarısı felaketin yaşandığı gün hayatlarını yitirirlerken; diğer yarısı ise ilerleyen günlerde, ağır yaraları ve enfeksiyonları nedeniyle kurtarılamadılar. tankın patlamasıyla oluşan basınç ve pekmez dalgası, çevredeki binalara, evlere ve dükkanlara da zarar verdi. tankın bir parçasının kolonları devirmesi nedeniyle üzerinden tren geçen bir köprü de kısmen yıkıldı.

    sel durduktan sonra ise kurtarma ve temizlik çalışması başlatıldı. yaralılar ekipler tarafından çıkarıldı. at arabaları bile pekmeze saplanıp kalmışlardı. onları oldukları yerden çıkarmak mümkün olmayınca atları vurmak zorunda kaldılar. yangın musluklarından gelen tazyikli su bile pekmezi temizlemeye yetmeyince şehre körfezden taşınan deniz suyu püskürtüldü. şehrin sokaklarını, sinemalarını, işyerlerini, otomobillerini ve evlerini şeker pekmezinden tamamen arındırmak altı aydan fazla sürdü. sokaklar, caddeler bu süre boyunca hep kahverengi kaldı. sonraki otuz yıl boyunca da sokaklardan ve kaldırım taşlarının arasından şeker pekmezi çıktığına dair haberlerle karşılaşıldı. felaketten sonraki her sıcak yaz gününde halk sokakların hala şeker pekmezi koktuğunu söylüyordu.

    uzmanlara göre pekmez seline kapılan insanların kurtulma olasılığı yoktu. su moleküllerinden 5-10 bin kat daha yapışkan olan pekmezin içerisinde, yüzme bilenlerin bile yüzebilmeleri mümkün değildi.

    felaketin arka planında iki ayrı sebep bulundu. bunların ilki, tankın 13 temmuz'da tam kapasiteyle(aşırı) doldurulmasıydı. fermantasyon sırasındaki karbondioksit artığı da, tankın içindeki basıncın artmasına ve patlamaya neden olmuştu.

    ikinci nedense hava şartlarındaki ani değişiklikle ilgiliydi. bir önceki gün hava yalnızca iki dereceyken kaza günü mevsim normallerinin üstüne çıkarak kırk dereceye yaklaşmıştı. birçok kişi bu ani değişim sonucunda şeker pekmezinin genleşmesiyle tankın aşırı basınca maruz kaldığını düşünüyordu. tankın sahibi the united states industrial alcohol co'nun teorisi ise bambaşkaydı. mahkemeleri uzun yıllar meşgul eden dava sürecinde şirket, tankın patlamasının bir sabotaj sonucu gerçekleştiğini iddia ediyor ve kesinlikle sorumluluk kabul etmiyordu.

    şirketin bu iddiasını destekleyecek hiçbir kanıt bulunmadığından mahkeme 1925 yılında kazanın sadece yapısal dayanıksızlıktan kaynaklandığına karar verdi. içki fabrikası yaklaşık bir milyon dolar para cezası ödemeye mahkum edildi.

    kaynak: bütün dünya, sayı:2014/12, sayfa:92.

    *

  • elimiz bos gelmeyelim diye aldigimiz aslinda bes para etmeyecek urunler. ilk aklima gelen konya sekeri, bu kadar sacma sapan birsey olamaz. ureticisi bile hala nasil batmadik diye sasiriyordur. bir digeri afyon kaymagi, meshur diye fabrikasyona donmusler zerre kaymaga benzemiyor. peki ya o hosmerim tatlisi nedir allah askina..

  • buradaki arkadaşlara güldüm. istanbul türkiye'nin en iyi şöförlerine ev sahipliği yapan şehirdir. ciddi anlamda istanbul şöförü araba kullanmayı biliyor kardeşim, çünkü bu kalabalığın, sıkışıklığın içinde öğrenmek zorundasın.

    arabanın milimi milimine sığacağı o park boşluğuna dörtlüleri yakıp 5-6 saniye içinde lap diye arabayı oturtmayı istanbul'da görürsün sadece. ankara'da, izmir'de park etmeyi bile bilmeyen bir sürü şöför var ne yazık ki. adam iki arabalık boş yere öyle bir park etmiş ki arabanın yarısı yola taşmış. diğer şehirlerden bahsetmiyorum bile.

    kaldırıma sıfır parkların şehridir istanbul, 25 arabanın dip dibe muhteşem bir senkronla asla birbirine dokunmadan, caddeden dar bir sokağa aktığı şehirdir, zaten trafikten hızlanamadığın için kaza riskinin en az olduğu şehirdir istanbul, istanbul şöförleri olarak güzel kullanıyoruz vesselam. aferin çocuklar.

  • richter ölçeği logaritmik olduğuna göre 6.2'lik deprem, 5.7'lik depreme göre 3 kat şiddete sahiptir. allah korusun ama bizde 6.2'lik deprem olursa 300'den çok daha fazla zayiat veririz diye düşünüyorum.

  • şaşırtıcı değildir. çünkü solcu olmamak:
    ihaledir
    ayakkabı kutusudur.
    içinde işçilerin öldüğü madenin kapısında selfiedir.
    madenci yakınına tekmedir.
    ağaç kesmektir, derelere hestir.
    bunu yapma diyenlere coptur, gazdır.
    sokak arasındaki son tekmedir.
    cihatçıyı hastanede ağırlamak sonra da işidi lanetliyor gibi yapmaktır.
    para alınca mavi marmara konusunu kapatmaktır.
    rusya' ya ses çıkartamayacağını anlayınca halep dememiş gibi yapmaktır.
    pişkinliktir.

  • hak verdiğim argüman. eskidendi bence o git sana hoca anlatsın , şimdi piyano çalmak istiyorum yazıyorsun youtube piyano ders 1 tak başlıyorsun , kodlama öğrenmek istiyosun yazıyorsun c programlama ders1 tak izliyosun, calculus dizilerde yakınsaklık yazıyorsun tak izliyosun,ingilizce pratik yapmak istiyosun , bağlanıyosun wakie tarzı sitelere öğreniyosun tak diye yani tak tak tak. :d

    ama senin çocuğun para verince anlama gereksnimi hissediyorsa başka bir şey,

    ama bence

    öğrenmek isteyen öğrenir öğrenmek istemeyen de dersaneye gidip baba bizim hoça hiç bir şey bilmiyor der..

  • olayla ilgili duyduğum en realist yorum;

    "eşin korkuyorsa eşinden ayrıl amk beşiktaş'tan niye ayrılıyon?"

    ahdhfjsnfjgnddgagfjf